30 Mayıs 2014 Cuma

Bir Olay: Ruhi Bey ve Gülcünün Ölümü, E.Cansever

BİR OLAY: RUHİ BEY VE GÜLCÜNÜN ÖLÜMÜ Bir kara parçası sanır insanDüştü mü başı derdeKendini açık denizlerde. Şimdi bir kıyı bile değilBir ufuk çizgisi bile değilYalnızca ölüSabaha doğru yağan karın altındaKıvrılmış kalmışBesbelli tutunmak istemiş boşluğaKolları havadaSıkmış avuçlarıyla bir demet gülüYayılmış gövdesine bir gülümsemeVe çevresineTaş binalara, karanlık pencerelereKefeni kardan ve gülden. Polis arabası kapıya geldiği zamanGiyimevlerini, mezecileri, postaneyi geçerek geldiği zamanArka sokaklardaki birkaç kiliseyiCenaze levazımatçılarını veBin dokuz yüz yirmi sekiz modasına göre giyinmiş bir kadının bir anlık ölüsünüGeçerek geldiği zamanBir kamyon et boşaltıyorken bir kasap dükkanının önünde, tam o zamanYüzü sabunlu bir otel müşterisinin elinde traş makinesiylePencereden sarktığı zaman. Polis arabasını görmeden önceHer yanı aynalarla çevrili bir meyhanedeydimSırçaları dökülmüş aynalarlaParça parça görüyordum kendimiDışarda kar vardı, kirli karIsınmak için konyak içiyordum- Isınmak için mi dedim, tuhaf -Dışarda kar vardıSaat dokuzu on geçiyordu, Balıkpazarı'nın her günkü sabahıYıllardır hep aynı sabahİri bir kayabalığının içbükey karnıVe binlerce, on binlerce kedinin hep birdenKente hiç uymayan bir yaratık gibi kımıldandığıO sabah. Polis arabası kapıya geldiği zamanAynalıpasaj'ın düğmecileri, gömlekçileriYüzükçüleri, bilezikçileri, tuhafiyecileriDükkanlarını açık unuttukları zamanVe dükkanların üstündeki heykelciklerinBir yas törenine hazırlanır gibiAnlatımlarını değiştirdikleri zamanBalıkçıların balıkların karşısında en iyi durdukları zamanAyakta çay içtikleri zamanMermer masaların altından yorgun gövdeleriyleÇıktıkları zaman serserilerinVe Pasaj temizlenmeye ve karlar kürenmeye başladığı zamanMasmavi iki yengeç gibi bakmaya başladığı zaman gözleri garson Vasil'inTam o zaman. Polis arabası kapıya geldiği zamanÜç kişi siyah bir otomobilden indilerÜçü de sivildi, ellerinde çantaları vardıBen meyhanenin penceresindeyimİçerde ve kar içindeydimBir demet gül içindeydimGüle gömülüydümKana. Polis arabası gittiği zamanDemir kapının yanında ölüGökyüzünü dönemecinin altındaVe yerde bırakmamak ister gibi sözünüElinde bir demet gülle"Gül, gül!" diye acı bir bağırtıyı uzattığı güllerleIpıslak saçlarıyla buzdan yatağına uzanmış.                     (O zaman ıhlamur ağaçları kardan görünmezdi. Gözlerim azalırdı,                    gizlenirdim. Babam koyu kahverengi çizmeleriyle karları ezer ezer                    ezerdi çakıltaşlarının ayaklarının altında oynaştıklarını duyuncaya                    kadar. Annem çatı katının yanındaki sivri kuleden gözlerini ayırmazdı,                    yeter ki gök kanasındı beyaz beyaz ve kocaman bir alabalığın karnı.                    Uşaklar bir köşeye sinerlerdi, hiç konuşmazlardı, bir kristal sürahi                    rüzgardan ürperir titrerdi. İniltiye benzeyen bir ses yayılırdı.                    Karanlığa yapışırdım, bir kapı karanlığına, bir duvar karanlığına, bir                    yokoluş karanlığına. Ölüm çok uzaklardaydı, o zaman çok uzaklardaydı ölüm.)SorduKarla kaplı kirli bir cümleBaşında kimler vardı?Bir, emekli postacı Hüseyin- Çok adres bildiği için adı pezevenge çıkan -İki, cenaze kaldırıcısı Adem- Çıplak kafalı, ön dişleri çürümüş -Üç, akordeoncu kadın- Hemen hemen hiç konuşmayan, saçları oksijele sarartılmış, Bizanslı birkehribar taciri gibi şişman, yaşlı ve kızoğlankız -Ve sonra ötekilerÜç Horan Kilisesinin kapıcısıÇingene çalgıcılar, bademcilerLotaryacılarBir iki garsonEn gerideÇengelli iğne satan bir kız çocuğu. Ve onu kaldırdılar, ben gördümİkinci konyağımı içtim bitirdimDemir Kapıdan çıkardılar ve gördümMorg arabasına koydularKapısını ittiler, kapı kapandıTaraklar, istiridyeler açıldı kapandıÇiçekler titreştilerBir balıkçı balık doğradı ve tarttıPencereden çekildim. Günlerdir ilk olarak güldüm, gülümsedimYıllardır ilk olarakSanki ilk gözyaşının tarihini buldum, üstünü çizdim. Ve sordu geneÖlümle kaplı o kirli cümle:Siz Ruhi Bey nasılsınızBen Ruhi Bey nasılımAnladım anladımVe şimdi iyi biliyorum artık nereye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder