11 Nisan 2014 Cuma

Kadırga, M.Mungan

KADIRGA Senelerce, senelerce evveldi;       Bir deniz ülkesinde... ve belki debirbirine aktardığım defterlerin hepsindebu şiir vardı:Senelerce, senelerce evveldi;       Biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık uzak denizler, uzak yakınlıklar içindebir Kadırgada iki korsantarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasındabirbirimizi yaralarından tanıdıkdışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardıkkonuşamadıklarımız bir bulut kalınlığındaduruyordu aramızdaoysa konuşsak, ya da dokunsak birbirimizeçekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlıkbatık gemilerin deniz diplerini saranumutsuzluğu vurmuştu yüzümüzebirbirimizden ve aşkın keşfedilmemiş gizlerindenürküyordukbir definenin ikiye paylaştırılmış haritasındabilmedenbirbirimize doğru ilerliyordukkara görünmüyordu yokluğumuzdakara çok uzaktasahiller millerceuzaktaydı birbirimizin yokluğundaneyimiz vardı öfkeli bir gençliktenmağrur inceliklerimizdenve geceler boyu kısık yıldızlar altında anlatılanihanetlerin kara bilgisinden başkabiliyorduk geldiğimiz yer Atlantiso yitik ütopyagittiğimiz yer de oraSenelerce, senelerce evveldi;sen yoktunbu aşk başladığındaSenelerce, senelerce evveldi;sen yoktunben de yoktumbu aşk başladığındabizi yola çıkaran ne varsayol üzerindedir,öyledir sanıyordukgeleceği seçmeye çalışıyordu kısılmış gözlerimizadasız denizlerin ufkundaBilge ve hırsız. Çocuk ve katil. Ölüm ve oğuloluyorduk. Denizler, meydanlar, kavgalar ortasındafırtına bilgisi yoklarkençözülmemiş zamanların altın bilmecelerinibir daha hiç çıkamadık daldığımız karanlıktankara ruhların büyük bayramlarından sonraAşk giz tutmuş tuğraAşk 1988Bir yıldır yoldayızAşkımız sağlam sulardaAşk 1988gideceğimiz yer Atlantiso ütopya sılaayrılsak bile biliyoruzbaşka bir anlamdasenelerce, senelerce sonrasağlam, ödeşmiş, mutlu âşıklar içinbir randevuduraynı yolculukta Kadırga Aşk 1992 Ayrılık 1992 şimdibiliyor muyuz gömülüp gidenibatıklardakaç kıyıdan toplanmış taşlarlabatıyordu dibeşarap fıçılarıyla, zeytin dallarıylayarım kalmış bir gravürdeyelkenleri sönen kadırgabatıyordusarışın hurmalar, gümüş paralaruzak otlar, ipek toplan, amber kokularıylaçıkmamak üzere bir dahabir başka mürekkebin kıyılarına daldığımız solgun gravürdenbirbirimize baktığımızdadinliyordu deniz diplerindeboğulmuş beyaz kentlerdengeçilen yolculukaynı takım yıldızların altındadünyaya gelen aşkların benzerliği gibibaşka çağlan haber verir kimi denizleryoksa nerden çıkardı bu rüzgârbu zeytin dalları, baş döndüren şarabın kokusuağzımızdaki bu hurma tadıipeğine uzandığım bu amber nerden yüreğimdeki dövme çok eski bir gravürdenbuluşurdu sessizliğimizokuduğumuz sayfaların derinliğindene zaman sussakaramızdan geçerdi hayalet gemilerikarşılıklı kıyılardaaynı denize bakaniki koltuk, iki lamba, iki ayaynı pencerenin derinleştirdiği gecedegemilerin ıslığını dinlerdiktek bir söz bile etmeden konuşurduk saatlerce kapkara hayalet gemileri geçerdigeçmişten gelensessizliğin yarattığı sis içindekapkara hayalet gemilerigeçerdi gözlerimizin önündegecenin içindenyeniden döndüğümüz sayfaların derinliklerindedilsiz kırılganlığıyla dip iklimiyüzeydeki çalkantılarını unuttururdugömüldüğümüz denizinsom bir bütünlük içindeydikkoltuk, lamba, kitapsayfasını kapatırkenkahramanı olduğumuz şiirinay sönerdi penceremizde hayalet gemileri geçerdiuykularımızın içindenuzun denizlerde yorulmazdı gözlerimizbirbirimizin güneşine baktıkçaen yeni yerlerimizi birbirimize borçlandıkçünkü âşıktık, kararlıydık, haklıydıkbir denize kaç dalga sığarsagüz denizini ayıran halatlar yazdenizinden geniş melankolisi ıssızbir adaya düşecek olsan hangişiirleri alırdın yanına hangimevsimleri, ikindileri çarşafınıdeğiştir denizin sevgilim tropikalyaprakların, ayın yüzüne düşenperçemlerini kaldır hafızandanbütün lekeleri sil alışmak çürütürgövdenin derinliğini hangi denizi seçtiysen o türlüvarlığın kıstırıldığı seyir defteri yazdenizini güz denizinden ayıranhalatlar gibi çözülür adaların dağınıkbelleğindensavat geceçakıllarda şarkısıay ışığıyla ayrılır denizin ipeği ikiyeyalınlığın vurgununda çözülen derinlikgövdenin uykulu tarihiaydınlanır karasına vurduğu sahildeavucunda tenimin taçyapraklarıkalbimde kalabalık yeminlervahşiyim, vahşiyizbu defne günlerindeçıplaklığımızladağlıyoruzbirbirimizigökle karışıyor tenimizkumun zamanlarıylasuyun yeniden elde edilmesibulutun dumanıyağmurun kırbacıyaprağın buharıylasevişmek için değilyaşamak içindir çıplaklığın önemitanımlara zorlanmış itiraflardanfirar ediyorgövdelerimizbir ejderha uyuyor ay ışığında ayışığında uyuyoruz ilk defakendiliğinden yolunu bulanhayvanlar gibiateş, hava, su, toprak ve aşkbirbirimize çıkıyor her defasındakendiliğinden yolunu bulanbirbirimizin kollarındaki ejderhagecenin bütün burçlarıinmişti sahileürperen kumların üzerinde hiçgörmedikleri bir sabah gibibakıyorlardı yüzümüze gecenin göğsümüzde unuttuğubir avuç ay ışığısenin göğsünde bıraktığımen derin uykumduorada kaldımorada kaldıne kadar tutkunduk birbirimize ufukdaralırdı tenimizin yankısından okaçak sahil köyü, Kadırga şimdi ikiayrı yaz kaldı bize birliktegeçirdiğimiz o büyük yazdansolak defterlerde uğruerkek denizlerde mitoloji ,korsan haritalarında define kalbim bir senden birçok âşıkedindi : . Zamanı bizden ayrı parlayan bir şeydikanımda kımıldayan tutku gecenin sözleşmesindekimürekkep her şeyi aşka ve ateşe dönüştüren                     derin bir ayindisen gittinbuluştuğumuz körfezler şimdi başka denizlerin çekimindesen gittin ama doksan dokuz adın kaldı kalbimdene kadar gitsen de uzağavücudumda dolaşıyor zincirinkurduğun bütün tuzaklarıtapınak bildimtenim çöl tenim çöl tenim çölbedenimi lincine bırakıpçekip giderim çekipgiderim giderim tenimçölaysberg tülne zaman dondu pusulane zaman geldik bu iklimearamızdaki siste kaybolmuşbuzkıran gemilerkaybolmuş kelimelersen yoksunben de yokumkutuplar kadar yalnızız ikimiz de rüyamızı emanet etmedikhiç uyumadık sığdaölümün uykusuna güvenir gibibırakırdık kendimizibirbirimizin düşlerinin yastığınaaşktı bu, beraberliktiyol arkadaşlığıydıve daha binlerce kelimeaşk bitmiyor bitmedendenizi tükenmemiş Kadırgabir çifte vav yokuşundan aşağıdoksan dokuz adımınen güzeli sevgilimyeniden bulmanın sularıdenizi geçenlerin adımlarından sonra taş kadar körtaşbaskısı gravürdiri mürekkepkör aşk, kör levhabüyük bir fırtınadayıkanmış aydınlığıylainiyor hatgüvercin dönüyorbir dal zeytinleaşk bitmiyor bitmedentükenmemiş deniziylemasalına dönüyor Kadırgabir türküMeyve bile dalına güvenirMeyve kadar hükmüm yoğ imişbir dizeDenizim ben batık aşklarla dolubir fotoğrafşiirde görünmüyorve görünmeyen nice ayrıntıkim bilir ne zaman kendini yazmaya başlamışbaşka şiirlere taşmıştaşırmış içindekileriseyir defterinin kazalara uğradığı Kadırgayeni dalgalarla yamıyoryarıklığı denizigönderinden ithafını kazıdığı tarihigönderme yaptığı başka denizler yarattı kendinekimi zaman başka şiirlerin gövdelerindedenize açılarak sürdürdü, sürdürüyor kendiniduruyor yürekteki define, korsanlar yaşlandıdeniz zamansızne sen, ne ben, ne şu mai denizne de melâli anlamayan diğerlerisenelerce, senelerce evveldisenelerce senelerce evvel bir sonraki 1988 - 1992

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder