12 Nisan 2014 Cumartesi

Fotoğraf adaleti yeniden kurar, W.Wenders

Bir film çektiğinizde her zaman birçok insanla uğraşırsınız.Kameranızın önünde her zaman oyuncular olur.Anlatacağınız bir hikaye vardır.Uymanız gereken bir program vardır.Kısıtlı bir bütçeniz olur.Seyahat ettiğimde ve fotoğraf çektiğimde farklı bir ritmim vardır.Aniden, ufuk, gökyüzü, binalar, ağaçlar ve çevredeki her şey önem kazanır.Ah, evet, insanlar da, fakat onlar çevreleri içinde buharlaşırlar.Fotoğraf adaleti yeniden kurar:Manzara artık sadece hikayenin içinde geçtiği arkaplan değildir.Filmlerde, manzaraların ve mekanların gittikçe artanbir şekilde oyun dışı bırakıldıklarını hissediyorum.Televizyon üslubuna, odaklanmamış arkaplanlara karşıyakın çekimlerin hakimiyetine kurban oldular.Bir filmde, belirli bir çerçeve içinde olmayan her şey gene de vardır.Bir sonraki kesmede ya da kamera bir yandan öbüryana dönmeye başladığında görülür hale gelebilir.Bir fotoğrafta, çerçeveniz dışındaki her şey sonsuza dek dışlanmış olarak kalır.Belki bu benim sürekli şeyleri merkeze almayaçalışmamın nedenidir; böylece şeyler azami düzeydebir güvenlik alanına sahip olurlar.

Bir fotoğraf çekmek, bir odanın dışına, dışarıdakidünyaya pencereden bakmak gibidir.Fakat pencereye daha fazla yaklaşamazsınız, tümgördüğünüz dünyanın pencereyle çerçevelenen kısmıdır.Bir filimde, pencereye kadar gidebilirve oturduğunuz yerden görmediğiniz her şeyi görebilirsiniz.Bir fotoğraf çekerken, itimat edebileceğim bir çerçevebulamazsam ve bu yüzden kendimi kaybedersem, yada eğer bir merkez, ya da ufuk çizgisi ile onun şekliniverdiği manzara arasında bir denge yoksa, ya daçizgilerin ya da renklerin ahengini göremezsem, tümtecrübe anlamsız hale gelir- resim boş kalır.Doğru, fotoğraflarımda çok insan yoktur, fakat herzaman, bir gün artık orada olmayacak, insanlarınarkalarında bıraktıkları ya da biz konuşurken ortadankaybolabilecek bir şeyler vardır.Kaybolan her şey beni cezbediyor.Fotoğraflarıma bakarsanız, insanları kasten onlarındışında bırakmaya gayret ettiğimi düşünebilirsiniz.Fakat tam tersine, çoğunlukla beyhude yere birinin yaklaşmasını beklerim.Son kertede, manzaraların tamamen bizim varlığımızla 

etkilenmemiş olduklarını görebilirsiniz.Evlerimiz, asfaltımız ve arabalarımız bile kalıcı bir etki bırakmaz. 

Los Angeles, Ocak 1997

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder