19 Ocak 2016 Salı

Devlet Dersi'nde yok yazılan çocuklar

Gazeteci-yazar Gökçer Tahincioğlu, ‘Devlet Dersi'nde hak ihlaline uğrayan çocukların hikâyesini anlatıyor. En huzurlu ortamda büyüyenler bile sahillere vuran, çatışmalarda ölen, istismara uğrayan çocukları izleyerek mağdur oluyor.

“Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında / Bir teneffüs daha yaşasaydı / Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür / Devlet dersinde öldürülmüştür.” der şair Ece Ayhan. ‘Meçhul Öğrenci Anıtı' şiiri kaleme döküldüğü günden beri ne değişti? Hiç. Hâlâ onlarca çocuk can veriyor bu ‘zorunlu ders' uğruna. Sokağa çıkma yasağı olan kentlerde ya da cezaevlerinde ölümle tanışan onlarca çocuk var. İstismara uğrayan, iş cinayetine kurban giden, okuldaki güvenlik şartlarının yetersizliği nedeniyle hayatını kaybeden çocuklar… Aklın sınırlarını zorlayan hak ihlalleriyle karşı karşıyalar.

Tecrübeli gazeteci Gökçer Tahincioğlu, ‘Devlet Dersi'nde yok yazılan çocukların hikâyelerini kaleme aldı. Notabene-Gündem Çocuk dizisinin ilk yayını olan ‘Devlet Dersi' kitabı, bu dersin çocukların hayatında nasıl tezahür ettiğini anlatıyor ve cezasızlık öyküleriyle yüzleşmemizi sağlıyor.

‘Çocuklar için daha iyi bir dünya mümkün' anlayışını benimseyen Gündem Çocuk Derneği'nin 10 yıldır takip ettiği davalar ve cezasız biten yargılama süreçlerinin anlatıldığı bu kitap tüm çocuklara ve çocukların avukatı olan Tahir Elçi'ye adandı.

Gazeteci-yazar Tahincioğlu, kitabın Elçi'ye adanma sürecini şöyle anlatıyor: “Tahir Elçi, tanıma ve arkadaşı olma onuruna eriştiğim, Türkiye'deki en önemli insan hakkı savunucularından biriydi. Çocukların yaşadıkları travmalara hep çare aradı, yargılanan çocukların gönüllü avukatı oldu, o çocukların da arkadaşıydı. Elçi'yi maalesef, kitabın sonuna yaklaştığımız bir aşamada kaybettik. Bu nedenle, Gündem Çocuk Derneği'ndeki arkadaşlarla birlikte kitabın Tahir Elçi ismiyle de birlikte anılmasını istedik. Bu kitaptaki birçok öykünün avukat olarak, aktivist olarak da öznelerinden biriydi zaten.”

POLİTİKALAR MAĞDUR EDİYOR

Tahincioğlu'nun ifadesiyle Devlet Dersi, hak ihlaline uğramış çocukların hikâyesi, belki bir yönüyle hak ihlaline uğrama ihtimali bulunan binlerce çocuğun da hikâyesi. Devletlerin cezasızlık politikaları, dönemlere, iktidarlara göre çok farklılık göstermeden gelişiyor ve büyüyor. Bu politikanın yükseltildiği, alçaltıldığı dönemler olabiliyor. Bu politika, devletin ‘öteki' olarak kodladığı kişilere yönelik failin devlet olduğu konularda gözlerin kapatılmasını, görmezden gelinmesini içeriyor.

Tahincioğlu, “Bu politikaların mağdur ettiği önemli bir kesim var. Çocuklar da burada ayrı bir başlık ve neredeyse merhamet, vicdan vb. duygular dışında sözü edilmiyor. Devlet Dersi, işte o çocukları, başka çocukların hikâyeleri onlara benzemesin diye anlatıyor.” diye konuşuyor.

‘ÖTEKİ' OLARAK KODLANIYORlar

“Türkiye, bir yönüyle çatışmaların ortasında, bir yönüyle çatışmalardan uzak, bir yanıyla gerilimin ortasında, bir yanıyla gerilimden uzak, bir yanıyla müthiş geride, bir yanıyla ileride bir ülke. Karmaşık ve fazlasıyla arada kalmış. Bütün bu çelişkiler arasında büyük uçurumlar var. Çocuklar da bu uçurum diplerinde büyüyor.” diyen Tahincioğlu'na göre iktidarlara göre değişen ve bir başka kesimin asla benimsemediği eğitim politikaları, toplumsal ahlâktan bir adım öteye gidemeyen kanunlarla uyumsuz mahkeme kararları, cezasızlık politikaları çocukları hedef alıyor. ‘Öteki' kimliğiyle doğmamış bir çocuk da başına gelenlerden sonra bir anda ‘öteki' olarak kodlanabiliyor. En huzurlu ortamda büyüyen çocuk, ekranlardan sahillere vuran, çatışmalarda ölen, iş cinayetine kurban giden, istismar mağduru çocukları izleyerek hak ihlaline maruz kalıyor.

ÇOCUK ODAKLI POLİTİKA YOK

Tahincioğlu, çocuk hakları odaklı bir politika yürütüldüğünü düşünmüyor. Zira çocuklar genellikle genel sistemin bir tarafında konumlandırılıyor. Ailenin parçası, ceza hukukunun parçası, medeni hukukun parçası… Fakat bütüncül bir politikadan söz etmek ve çocukların hakları özelinde bir politika geliştirildiğini söylemek mümkün değil.

Peki, hak ihlallerini giderebilmenin yolu ne? Tahincioğlu, “İlk adım bu yönde irade geliştirmektir.” diyor ve ekliyor: “İhlalleri görünmez kılarak, cezasız bırakarak önlemek elbette mümkün değil. Bu sadece sistemin kendisini yeniden üretmesi ve gelecek kuşaklara da bu sistemi nakletmesi anlamına geliyor. Bu yönde bir iradenin gelişmesi sadece çocuklar açısından değil, bütün toplum açısından cezasızlık politikasının minimize edilmesini sağlar. Ancak topyekün bir irade geliştirmek, hele ki böylesine gelenekselleşmiş bir cezasızlık anlayışı varken çok mümkün değil. Burada siyasetin mesaj vermesi ya da yasal düzenleme yapmak yetmiyor. Devletin bütün hücreleriyle bu iradeyi taşıması gerekiyor ki maalesef buradan çok uzağız. Siz ihlalden söz ettiğinizde bütün kesimler sadece ve sadece sizi de farklı biçimde kodluyor. Bırakın ihlallerle mücadele için irade oluşmasını, bugün hâlâ bu noktayı aşabilmiş değiliz.”

Her gün çocuklar ölüyor

Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Mahsum Mızrak, Abdullah Yaşa, Çağdaş Gemik, Ahmet Yıldız, Yasin Akyüz, Lütfullah Tacik ve Roboski Çocukları'nın hikâyeleri ‘Devlet Dersi'nde hikâye edilerek anlatılıyor. Yazar Gökçer Tahincioğlu, “Kitapta en zorlandığımız bölüm, çatışma bölgesinde ölen çocukların isimleri ve nasıl öldürüldükleriyle ilgili son kısımdı. Kitap basılırken geride kalmış, eksik kalmış bir liste söz konusuydu. Her gün çocukların öldüğü bir çatışma ortamı, buna tanıklık eden, okula gidemeyen, sokağa çıkamayan çocuklar... Bütün bunların her biri elbette ki hak ihlali. Telafi eğitimiyle giderilemeyecek bir ihlalden söz ediyoruz. Çocuklar bütün yaşananların en büyük mağduru.” diye konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder