11 Ağustos 2014 Pazartesi

Eski Bir Çakal, M.Altıok

ESKİ BİR ÇAKALBir çakal uluması kulaklarımda,Çocukluğumun hasat gecelerinden kalma.Göçtüğümüz tarlada , yıldızlı gök altındaYorganı başıma çekerdim korkuyla.Ben çok küçük tanıştım, kervan kıran acıyla.Bilici hadi söyle beni bekleyen ne?Suya bak, aleve sor, göçebe rüzgârı dinle.Yeni bir kente gideceğim burda.Ne uğurlayan olacak beni,Ne orda karşılayan güvermiş bir sevinçle.SU bulanık, duman alevi boğuyor.Rüzgâr suskun bu gece.Uzun uzun uluyorBir çakal paslı sesiyle.Ben eski bir çakalım,Kovuldum taşlandım bunca sene.Suç bende değil, bildiğim yok.Anımsanırım nedenseHep karanlık çökünce.Bilici hadi söyle beni bekleyen ne?Ak kemikler serp kara toprağın üstüne.yakında gideceğim burdan,Hiçbir sokağından geçmediğimAnım olmayan bir kente.Ay buluta giriyor,Kemikler seçilmiyor yerde.Uzun uzun uluyorBir çakal paslı sesiyle.Ben eski bir çakalım,çocukluğundan kalma herkesin.Ulumaktan yoruldum.Ama dönmüyor dilimBir tek heceye bile.Hey yolcu kurtulmayı düşünme benden,Unutmayı deneme.Seninle geleceğim gittiğin yere.Çık yola boşuna yanıt bekleme.Acıyım ben, hem biz hısım sayılırız seninle.Öyleyse hiç durma düş peşime.Pusatsız, silahsız ve yaralı bir yürekle,Gidiyorum burdanAnım olmayan bir kente.İşte rüzgârın çözüldü dili, duyuyorum.Alev sardı odunları,Kara toprak aydınlandı, görüyorum.Ama giden gitti, ne gelir elden!Acı, ah acı; acımasız biliyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder