1 Aralık 2015 Salı

Cep telefonundan sanat da çıkar!

Fotoğrafçılıkta analogdan dijitale geçildiği ilk zamanları hatırlayın. ‘Öyle fotoğrafçılık mı olur' deyip burun kıvıranlar arasında belki siz de vardınız. Bugün ise bambaşka bir kavramdan bahsediyoruz: Mobil fotoğrafçılık. Sadece cep telefonu kullanarak sanatsal değeri hiç de fena olmayan fotoğrafları çeken insanlar var.

İnsan nisyandan gelirmiş, bir de rahata çabuk alışırmış… Eskiler böyle söylemiş. Yalan da sayılmaz hani. Aksi halde fotoğraf çekmenin aşırı zahmetli olduğu yılları, 36'lık bir filmi tab ettirmek için fotoğrafçıların yolunu aşındırdığımız zamanları bu kadar çabuk unutmazdık. Karanlık odada saatlerini geçiren profesyonelleri hiç saymıyoruz bile. Bu rahatlık kuşkusuz analogdan dijitale geçişle başladı. Deklanşöre basar basmaz ne çektiğimizi görebilmek, film bitecek derdi olmadan sınırsız fotoğraf çekebilmek ve çektiğimiz fotoğrafları bastırmadan saklayabilmek zaten yeterince konforlu iken işin daha da kolaylaşacağını nereden bilebilirdik?

Bu kolaylık, hayatında eline makine almamış kişilere dahi günde 5-10 kare fotoğraf çektiren cep telefonu ile mümkün oldu. Ve biz bugün analog, dijital derken fotoğrafçılıkta yeni bir dönemden bahseder hale geldik: “Mobil fotoğrafçılık”. Mobil fotoğrafçılık, akıllı telefonların kamera özelliği yardımıyla çekilen her fotoğrafı kapsıyor. Hatta dünyada yavaş yavaş bir sanat akımı olarak kabul edilmeye bile başlandı. Yetmedi ‘iphonegraphy' gibi özelleştirilmiş alt akımların doğmasını da beraberinde getirdi. Bugün bütün dünyada sadece cep telefonları ile çektiği fotoğrafları sosyal paylaşım sitelerinde yayınlayarak adını duyuran kişiler var.

Bir yıl önce hayata geçirilen H-Art Collective de bu alanda Türkiye'de kurulan ilk oluşum. H-Art Collective'in ortaya çıkışı cep telefonu ile sanatsal ve estetik değeri yüksek olan fotoğraflar çeken 4 kişinin bir araya gelmesi ile olmuş… Sevil Alkan, İlknur Can, Emrullah Eyvallah ve Hakan Çınar… Sevil Alkan hariç hepsinin analog ya da profesyonel dijital makineler kullandıkları bir fotoğrafçılık geçmişleri var. Fakat özel projeler haricinde şimdilerde yoğun olarak akıllı telefonlarını kullanıyorlar fotoğraf çekmek için. Sevil Alkan ise kendi ifadesiyle ‘fotoğraf çekmeye cep telefonu ile başlayan' biri. Mobil fotoğrafçılığı o kadar ilerletmişler ki geçtiğimiz hafta cep telefonu ile çektikleri sokak fotoğraflarından bir sergi açtılar. 16 Aralık'a kadar İstanbul Fotoğraf Galerisi'nde görülebilecek fotoğrafların cep telefonu ile çekildiğini anlamak profesyonel bir göz gerektiriyor. Sergi vesilesiyle H-Art Collectiv ekibiyle mobil fotoğrafçılığı konuştuk.

Reklam hariç her yerde var

‘Mobil fotoğrafçılık nereye doğru gidiyor?' sorumuzun cevabı İlknur Can'da. Reklam sektörü hariç fotoğrafçılığın dahil olduğu her alanda mobil aygıtlarla çekilen karelerin yer almaya başladığını anlatıyor Can. Çok yeni bir örnek de veriyor: “Mesela daha birkaç hafta önce National Geographic dergisinin kapağında cep telefonu ile çekilmiş bir fotoğraf vardı. Ve bunun cep telefonu ile çekildiği özellikle belirtilmiyordu.” Ona göre belki bir gün gelecek ve mobil fotoğrafçılık sözcüğü hiç kullanılmayacak bile. Türkiye'de de durum farklı değil.

Sevil Alkan, hemen Instagram kullanımında dünyada ilk sıralarda olduğumuz bilgisini hatırlatıyor. Instagram, mobil fotoğrafçılığın hayat bulduğu en önemli mecralardan biri. Tabii burada paylaşılan fotoğrafların ne derece kaliteli olduğu tartışılır. Fakat Alkan, son zamanlarda sadece cep telefonları ile çekim yaparak çok iyi iş çıkaranlar olduğunu söylüyor. Hatta onlara göre bu ayrım zamanla azalacak. Özellikle baskı teknolojisinin ilerlemesiyle. İlknur Can son yıllarda Türkiye'deki festivallerde mobil işlere de yer verilmeye başlandığını ifade ediyor. Emrullah Eyvallah, kendi sergilerinden örnek veriyor: “Mobil kısmını atsak ve buradaki fotoğrafları ‘bir kolektifin sergisi' olarak lanse etsek kimse ‘Cep telefonu ile mi çekilmiş?' filan demeyecek. Onlara göre önemli olan ortaya çıkan sonuç ve cep telefonları ya da makineler sadece birer araç.

Cep telefonu ile çekim yapmayı geleneksel fotoğrafçılık ile kıyaslamalarını istiyoruz. Sevil Alkan, “Profesyonel makineyi birine doğrulttuğunuzdaki tepkiyle cep telefonunu doğrulttuğunuzdaki tepki çok farklı oluyor.” diyor. Cep telefonunun kolaylığı bu noktada tartışılmaz. Bir de ‘en iyi fotoğraf makinesi yanınızdaki makinedir' sözünü hatırlatıyor Alkan ve ekliyor: “Fotoğraf çekmek için illa hazırlık yapıp dışarı çıkmak zorunda değilsin. İşe giderken, markete giderken, gezerken, birini ziyarete giderken karşınıza bir şey çıkabilir ve siz o an onu kaçırmamış olursunuz.” İlknur Can da ‘Makine ne kadar küçükse o kadar görünmez oluyorsunuz' diyerek Alkan'a destek veriyor.

Mobil Sevil gelmiş!

Mobil fotoğrafçılığın zorluklarına gelince üç sanatçı da hep bir ağızdan ‘ciddiye alınmamak olabilir' diye cevap veriyor. Sevil Alkan kendisinden örnek veriyor: “Bir belgesel projem var. Birkaç fotoğrafçı arkadaşla çalışıyoruz. Onların hiç mobil fotoğrafçılık deneyimi yok, yıllardır profesyonel makinelerle çekim yapıyorlar. Benim yaptığım işlere kıymet veriyorlar o ayrı ama bazen yanlarına gittiğimde ‘Mobil Sevil gelmiş' diye dalga geçiyorlar.”

Emrullah Eyvallah her ne kadar kendisini ‘fotoğrafçıyım' diye lanse etmediğini söylese de Instagram'da takip eden insanlarla bir ortamda yüz yüze karşılaştığında mutlaka şu soruyla karşılaştığını anlatıyor: “Ne makine kullanıyorsunuz?” Devamını kendisi anlatsın: “Cebimden çıkartıp telefonumu gösteriyorum ve bazen bir burun bükme, bir aşağılama durumu oluyor tabii.”

Önemli olan fotoğraf, istersen çamaşır makinesiyle çek!

Emrullah Eyvallah, uzun yıllar profesyonel makinelerle çekim yapmış biri olarak kendi durumunu şu sözlerle anlatıyor: “Cep telefonuna döndüm demek biraz ukalalık olur ama fotoğraf makinesini bir aksesuar olarak taşıyanlar da var. Ekipmandan çok fotoğrafa yönelen insanlar içinse neyle çektiğinin önemi yok. İstersen çamaşır makinesiyle çek. Kaldı ki Magnum fotoğrafçılar arasında da Instagram'da sadece cep telefonundan çektiklerini paylaşanlar var.”

Mobil fotoğrafçılıkla ilgili eleştirilerin başında uygulamalar yoluyla fotoğrafa çok fazla müdahale edilmesi geliyor. ‘Photoshop'ta ve efekt kullanımında bir sınır var mı?' diye soruyoruz. İlknur Can, ‘Hiçbir sınır yok ama kullanıcı kendi sınırını belirleyebilir' diye cevap veriyor ve ekliyor: “Biz kendi adımıza manipüle olarak adlandırılabilecek bir müdahalede bulunmuyoruz. Yani fotoğrafta olmayan bir şeyi kareye eklemek gibi bir durum yok. Bu sergide sokak fotoğrafları var mesela. Sokak zaten yeterince renkli ve değişken.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder