19 Şubat 2014 Çarşamba

Teknenin Ölümü, M.C.Anday

TEKNENİN ÖLÜMÜKara yakındı önce, hem çok yakın,Elimi uzatsam tutardı.Yıldızsız teknemdi inip çıkan gece,Kurumuş gece, kum, kömür, arduvaz...Kara yakındı önce, hem çok yakın,Denizleyin inip çıkan önümdeBir tanrının atardamarı.Açtım, yorgundum ama uykum yoktu.Günlerce yekesiz yelkensizNe de çok kuş takılmıştı ardımıza,Ne çok harman gördüm köpükten beyaz...Açtım, yorgundum ama uykum yoktu.Güneşler hala sağımda solumda,Sürer gibiydi açık deniz.Deniz en ince hayvanı belleğinNerden kalktım, o rıhtım, o çan...Bilmiyorum o gök kıyı nereye gitti!Bir masal şebboyu çarmıhtaki yaz.Deniz en ince hayvanı belleğinbir kuşluk vakti tanrının sevdiğiGörünür zaman yaratan.Canlı mıydım? O uğursuz kıyıdaÖldüğüm gün de bilemedim.Hep o sallantı, o devinim, o avcılBayrak, bir aş tenceresi, bir azKüfür, karı kız öyküleri, sonraDipteki ölülerin fısıl fısılKonuşmalarını dinledim.Doğdum mu? Nasıl? Belki bir tezlikYeli kımıldadı, kan gibi.Ağaç ve kızak, demir, yağ, halat, katran,Boya kutuları, sünger, tel ve gaz...Derken gün kokulu yüreğimdi ilkYapının boş gömütünde dikiliSabırsız kaburgama çarpan.Ruh, şarabı gördü üzümden önceSüt, kan olmak için devinirTohum bildi herkesten önce ekmeğiGün, denizi salıvermeden batmaz.Ruh, şarabı gördü üzümden önceAğaç ne diye kalktı çiçeklendi,Denize inmesi nedendir?Ah yalnızlığın gömük kapıları,Aysız ayışığı gibiydim,Geceleyin gece, gündüzleyin günGibi suyun altınavuran yalaz.Ah yalnızlığın gömük kapılarıBir yağmuru dinlercesine bütünAnları iç içe bilirim.Bir tekne her zaman düşüncelidir.Bizimle demirledi gece.Karaya çıktı tayfalarım uykulu.Pruvamda çok acayip bir yıldızKonmak istercesine gider gelir,Suları budanmış bir yolculuğuSürdürmek isterdi kendince.Kara yakındı önce, ödağacıKokusu sarmıştı geceyi.Ve bir kuş bağırdı çağırdı tepemde,Fosforlu sesi kabarık ve ıssız.Lale rengindeydi şimşeğin dalı,Ve güneydoğunun yangını pembeNakışlı bir çanak gibiydi.Unutmak istemiyorum bunları,Göğün damarlarını gördüm,Fırtına kırının yaban keçisini,Koşar küpeşteme saçsız sakalsız...Ağaç gibi yırtılan karanlığı,Koca kulaklı lodosu, o fili,Ah yay biçimdeydi ölüm.Yalnızlıktır denizin tek yasası,Aşkın altın yasasıdır o.Bir gün kum uyanır, ay gıcırdarsaÇalınırsa bir gün gömük kapımızKalamazsın sabaha inen suda,Kalk kürek, yola düşmenin sırasıAşkın altın yasasıdır o.Kükürt rengindeki ağzı geceninÜfürdü huysuz karanlıktaSintineme düşçül bir ateşböceğiKömürdüm, tahtaydım, kurumuş anız,O böcek oldu yangını teknemin,anladım kuşun, yıldızın gizini,Başladım usuldan yanmaya.Söndüremezdi kimse bu ateşi,Kıyıdan kesilmiş sularda,Kara hem yakındı şimdi, hem çok uzakBir yanyanaydım onunla, bir yalnız.Devirdim bütün yüklediklerimiVe demiri uykuda bırakarakBindirdim eskil kayalara.Parçalanıyordum kimse bilmeden,Ateştim cevizin içinde,Ve bir gece içinde bilmeden öldüm.Ey gece, nereden yol bulacağız,ey yaralı göğsüme düşen yelken,Ya sen kürek, solmuş rüzgar gülüm,Ya sen ne diyeceksin, söyle!Deniz durdu, mumyası yıldızlarınErir gün görmüş kayalıkta,Ve yürüdü sabah, denizin ineği.Ölünce ne yapsak sabah oluruz...Ah kara yakındı ve darmadağınKuşları durmuş zaman kadar eski,Taşları hüzün olan kara.Kopmuş uykunun iskeletiyim ben,Artık yelin göğsü olamam.Gördün mü ölümün gözündeki mor rengi,Söyle, ölüp dirilen Tanrı, Temmuz,Ay yapraklarının indiği bu dam,Eski düşleri taşır mı yeniden,Koca karınlı kuşlar gibi.Bir yanda parçalanmış teknem durur,Sert tütünüyle gün bir yanda.Kara yakındı önce, hem çok yakındı,Elimi uzatsam tutardı amaYalnızlıktır denizin tek yasası,Bütün ölüler unutulur,Yaşayanlar kalır tek başlarına.Akşamleyin kaptan, birkaç gemiciGelip dizildiler kıyıya.Tutunacak bir tekne arar gibiydiAyağı kayan meltem ve cigaraİçerek konuştular gizli gizli,Bense dalgın bakıyordum, boşunaKoparılmış süsendim sanki.Çalıştılar bir hafta, AğustosunAltısında bütün iş bitti.Kesik baş çapa, iplerim, küreklerimKumsalda şaşkın bir yığındır şimdi.Tüter el ayak, tüter ıslak odun,Denizin uzaklardan getirdiğiYabancı, anlamsız bir şeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder